Acımak

Eğitimini tamamlayan ve öğretmen olan Zehra, İstanbul'a çıkan atamasını arkadaşıyla değiştirerek Kütahya'ya gider. Varır varmaz kolları sıvayan Zehra, eğitim vermeye başladığı okulu daha iyi hâle getirmek için çalışmalara başlar.

Zehra'nın keskin ve acımasız tavırları müdür Tevfik Hayri Bey'i endişelendirmeye başlar. Uzun süre görmediği babasının hastalık haberini alan Zehra, onu ziyaret için İstanbul'un yolunu tutar.

Mezun olduktan sonra bir süre işsiz kalan Mürşit Efendi, Safran Bolu'da memur olarak işe başlar. Kısa sürede işlerin nasıl ilerlediğini anlayan Mürşit Efendi, durumdan hiç memnun değildir.

Görevini en iyi şekilde yerine getirmek isteyen Mürşit Efendi, oradan oraya sürüldükten sonra sesini çıkartmaması gerektiğini anlar. En son görev aldığı yerde, eşi öldükten sonra kızı ile bir başına kalan Makbule Hanım'a yardım eli uzatır.

Mürşit Efendi, üzerindeki baskılara daha fazla dayanamaz ve işsiz kalmayı göze alarak İstanbul'a gitmeyi kabul eder. Gitmeden önce eşi ve kayınvalidesi hakkında hiç hoşuna gitmeyen şeyler duyar.

Mürşit Efendi, eşini ve kayınvalidesini mutlu edebilmek için rüşvet almayı kabul eder ve kendisini hapishanede bulur. Yeniden özgürlüğüne kavuştuğunda ise kızlarına yanlış tanıtıldığını görür.

Büyük kızını kaybeden Mürşit Efendi, küçük kızı Zehra'yı kayınvalidesi ve eşinden kurtarmak için onu bir yatılı okula verir ve ziyaretçi görmesine izin verilmemesini tembihler. Babasının hayat öyküsünü öğrenen Zehra, kendisinde bir değişim fark eder.